Sosyal Medya Gerçekli İkinci Bahardan Notlar

İlk evliliğimi yaptığım yıllar, bugünkü zamanlara hiç benzemiyordu.O dönemlerde eş dost aracılığıyla, iş yerinde ya da ortak arkadaş çevresinde tanışılırdı.Beğendiğimiz biriyle üç-beş kez görüşüp, dördüncüde “Eee bunun artık bir adı olmalı” baskısıyla evlilik yoluna girerdik.

Ben kendi neslime göre şanslıydım.Gönlüm aşka düşene kadar bekleyebildim.Yaşıtlarım çoktan evlenmişken, annem “Ben kızımı 30’undan önce evlendirmem” derdi.Eh, aşağı yukarı dediği de oldu.28 yaşımdaydım. İki dil bilen, eli ekmek tutan genç bir kadındımdım aşkla evlendim .

Ama sonra… Bildiğimiz hikâyeler. Yollar ayrıldı.Ve ben kendimi, yeniden “bekarlar dünyasının” ortasında buldum.

Fakat bu dünya, eskisi gibi değil.Ortama bir şeyler olmuş.Sosyal medya diye bir şey çıkmış; evlere şenlik!

Herkes evinin rahat koltuğunda oturup, ekranın arkasından bol keseden aşk dağıtıyor.Sağa bir kalp, sola bir emoji, yukarıya güzel bir cümle…Ama iş gerçek bir bağ kurmaya gelince — ortalıkta kimse kalmıyor.

Artık kimse, kimseye tam emin olmadan bağlanmak istemiyor.Ve haliyle sosyal medya da bu güvensizliğin oyun alanına dönüşüyor.Hep bir oyalama hali, hep bir açık kapı bırakma çabası…

“Buradayım” diyorlar — ama aslında yoklar.

“Seninleyim” diyorlar — ama senin değiller.

“Birlikte değiliz” diyorlar — ama olabiliriz iması hep havada.

Bu yarım yamalak haller, özellikle benim gibi flörtün de ilişkinin de başka türlüsüne alışık olanları çileden çıkarıyor.

Kadın olarak gözlemim ister istemez erkekler üzerinden şekilleniyor.Çünkü bugün pek çok erkek hâlâ “Ben seni gerçekten sevdim” diyebileceği tek bir kadın arıyor.Ama iş bağ kurmaya geldiğinde — orada sistem kilitleniyor.Nasıl mı?

Çünkü o kadının gözleri kör değil, kalbi aptal değil.O kadın görüyor.O kadın hissediyor.Sana “biriciksin” diyen adamınbaşka kadınların hikâyelerine düştüğü yorumları, aynı anda başka biriyle “yalnızlığını paylaştığını” —anlıyor.

Ve sonra ne oluyor?

Kadın “arıza” oluyor.Çünkü soru soruyor.Çünkü sezdiğini dile getiriyor.Çünkü kendisine yediremiyor — haklı olarak.

Ama asıl mesele şu:Erkekler kadının sezgisine olan güvenini hafife alıyor.”Anlamaz, farkına varmaz ” sanıyorlar.Oysa kadın, adam daha kendi içinde karar verememişken, onun ne istediğini çoktan biliyor.

Günümüz kadınlarının “arıza” olmaması için ya görmemesi, ya da görse bile susması gerekiyor.Bu da kendine ihanet demek.Bizim gibiler ne susuyor, ne yutuyor.Ama bu da bizi “fazla” yapıyor erkeklerin gözünde.

Oysa fazla olan biz değiliz —fazla olan, adamların dağınık ve kalabalık dünyası.Ve tam da bu yüzden artık kadınlar, erkeklerin sözde sevgisini değil, kendi huzurunu seçme eğiliminde oluyorlar.

Günün sonunda erkeklerin hâlâ anlayamadığı şey şu:

Kadın sevgi istiyor — ama önce dürüstlük.

Kadın bağ kurmak istiyor — ama önce netlik.

Kadın kalmak istiyor — ama sadece sahici bir yerde.

Artık bir kadını sevmek için, önce dürüst olmak gerekiyor.Gözlerine değil, sezgilerine saygı duymak gerekiyor.Çünkü bu kadınlar artık masal değil, gerçek istiyor.Ve o gerçek, dağınık bir kalpte barınmıyor.

Peki, bunu bulmak mümkün mü?

Hemde “sosyal medya canavarının” bu kadar güçlü olduğu bu devirde?

İşte o sorunun cevabını artık belki biz değil…biraz da kader belirliyor.

Temmuz 2025

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir