Yeni Bir Farkındalıkla
Ateşin başında dostlarımla oturuyorum. Biraz ileride cazın duayenleri bu geceye özel notalara can veriyor. Aklımdan neler neler geçiyor…
Müziğin büyüsü kulağımda, kalbimin hikâyesi aklımda… düşüncelerim ister istemez ilişkilerime kayıyor.
Boşandıktan sonra “tamam, artık hazırım” deyip kalbini açıyorsun ya… işte o anlarda çoğu kez kendini yine evliliğine benzer ilişkilerin içinde buluyorsun.
Her defasında “bu sefer farklı olacak, bu kez iyileştim, bu defa mutlu olacağım” diyorsun. Ama genelde ilk denemeler hayal kırıklığıyla bitiyor. O hayal kırıklığı da insanın içine işliyor, daha da kapanıyorsun. “Ben yapamıyorum, bana göre kimse kalmadı, ilişkilerin çivisi çıkmış” diye düşünüyorsun. Sonra da kendini yalnız yaşama fikrine alıştırıyorsun. (Ki yalnızlık bir tercih de olabilir, ama o başka bir yazının konusu.)
Kendi adıma düşünüyorum; neden hep yanlış kişilere çekiliyorum diye. Çok değil, sadece iki kez “acaba olur mu” dediğim dostlukların kıyısından geçtim. Ama ikisi de canımı acıtacak gibiydi. İşte tam o anda içimdeki denizci ses verdi: “Alesta Tramola!” Yani “rotanı değiştir, yönünü kır.” Ben de öyle yaptım; kalbimin dümenini çevirdim.
Bugün baktığımda fark ediyorum ki; boşandıktan sonra kurduğum ilişkilerde, kalbimin derininde taşıdığım acıya dokunan insanlara yakın hissetmişim. Yani aslında bildik yere, o eski yaraya gitmişim. O acıyı yeniden yaşatabilecek insanlara çekilmişim… ve buna da “aşk” demişim.
Bazen çıtayı biraz daha yukarı koyup, benimle olmak konusunda sürekli kararsız davranan, sevgisinin yetersizliğini açık açık gösteren adamlara bile yönelmişim. Bu da yine eski evliliğimin bana bıraktığı o acının oyunu. Yıllarca aldatılıp başkasına giden bir adamın ardından, “aşk sandığım acıyla” kalakalmış kalbimin bildiği yerden aşk arayışı bu.
“Belki bu adam beni seçerse, belki bu sefer gerçek aşkı bulurum” yanılgısı…
Ah be küçüğüm, yooo… hayat öyle işlemiyor.
Ama burada durup bir şey daha söylemem gerek. Ben bir ilişki uzmanı yada psikolog da değilim. Sadece paylaşmanın iyileştirici gücüne inanıyorum. Benim derdim yaşadığım bu süreçleri açıkça anlatabilmek… belki kendime, belki sana da iyi gelir diye.
Şunu demek istiyorum: “Sen de içine bak. Bulabiliyor musun neden hep aynı kalıplara düştüğünü?” Çünkü bu sadece aşk için değil, hayatın her alanı için geçerli.
Hepimiz bir yerlere saplanıp kalıyoruz; doğru bildiğimiz yanlışlara tutunuyoruz. Değişim kolay değil, belki bazılarımız için imkânsız bile. Ama farkındalık çok kıymetli. Eğer daha iyisini hak ettiğimizi düşünüyorsak, atmamız gereken ilk adım işte bu: fark etmek.
Ve belki de işte bu farkındalık, gerçek değişimin ilk işareti.
Eylül 2025