Denize Çapa Atmak
Bazen durmak, devam etmenin en güçlü halidir.
Herkesin zevk alacağı bir şey değildir teknede olmak.Ama açık denizde, rüzgarla baş başa, zamanın yavaşladığı o anlarda hayat biraz daha anlaşılır hale gelir , başka türlü bir huzur verir sevenine.Bazen keyifli bir seyirden sonra güneşi batırmak, yaklaşan sessiz gecenin huzurunu hissetmek için denizin ortasında alargada durmak istersin.Belki daha önce bildiğin, belki de ilk kez keşfettiğin ama güvenli olduğuna emin olduğun bir koya girersin.Ve bulduğun en uygun yere, yavaşça demirini bırakmaya başlarsın…
Teknen ne kadar ağırsa, demirin o kadar güçlü ve sağlam olmalı.Demiri salarken döşediğin zincirin uzunluğu da derinliğin en az dört katı .Kolay değildir çapa atmak. Her ne kadar işi ırgat (zinciri ve demiri toplamaya yarayan alet ) yapıyor gibi görünse de, esas ince hesap sende gizlidir.
Denizin dibini bilmeden, rüzgarın yönünü, koyun kuytusunu hesaplamadan “bırak gitsin” denilmez.Yapacağın en küçük hata, canım dediğin tekneyi tehlikeye atıp, seni canından bezdirebilir .
Alargada kalmak güzeldir denizin ortasında… Nazlı nazlı salınır tekne, sen de onunla birlikte…Kendini deniz sanırsın.Eğer ruhun da denize benzer bir yerden yaşıyorsa, hoş geldin der o da sana. Asla yadırgamaz seni.O deniz, sen denizci… Yaşar gidersiniz birlikte, aynı döngüde, yıllarca…
Sonra bir gün, demir alma zamanı gelir.Topla bakalım serdiğin zinciri…Ağır ağır yol alman gerek. “Gezdir artık beni,” der gibi bakar sana kayığın.
Demir toplamak, atmak kadar zor gelmez insana. Kolay sanırsın.Ama öyle mi gerçekten?O kadar yük yükleyip, denizin ortasına tek başına saldığın çapan…Sence öyle kolayca çıkmak ister mi yukarı?
Yavaş yavaş, dura dura…Belki her kademede bir soluklanarak, taşıdığı yükleri bıraka bıraka…Çünkü o da tutunmak için, sağlam kalmak için çok çabalamıştı.Ne kadar çok seni korumak istediyse, o kadar derine saplandı.
Şimdi sen diyorsun ki: “Hadi gidiyoruz.”Ama eğer birden asılırsan zincire, ırgat dayanmaz. Arıza çıkarır, sonra uğraş dur denizin ortasında.Çapanın ritmini dinlemelisin… Ne zaman çekip ne zaman dinleneceğini bilmelisin.
Tekneye de hafifçe yol vermen gerekir, çapanın üzerine doğru.Yol ver ki kolayına gelsin, yükü hafiflesin.Ama dikkat! Çok üstüne gidersen, çapa altında kalır. Asla çıkmaz yerinden.
İnce ayarlardır bunların hepsi. Aceleye gelmez.Her kademede biraz daha hafifler demirin.Her adımda, dipten taşıdığı tortuları geri bırakır denize.Sonra yine o nazlı haliyle suyun yüzüne çıkıp parlamaya hazırlanır.O hafifledikçe sen hızlanırsın. Parıltısını gördükçe keyfin yerine gelir.“Ohh mis!” dersin. “Yine benimle. Sapasağlam. Bir sonraki macera için hazır.”
Her denizci bilir: Eğer demirin sağlamsa, teknene bir şey olmaz.Yeter ki doğru yere atmayı bil, ince hesabını doğru yap.Ve toplarken de taşıdığı yüke saygı duyarak çek.Denizde hiçbir şey aceleye gelmez.
Kendi hayatımızda da bilmeden çapa attığımız, zamanla derinlerine gömüldüğümüz, hatta kendimizi kaybettiğimiz yaşanmışlıklarımız olabilir.Birine, bir ana, bir hayale…Tutunmak isterken saplandığımız, güven sandığımız ama sonunda bizi yerimize çivileyen bağlar…Unutmak, izlerini silmek, yüklerinden arınmak da tıpkı denizden çapayı toplamak gibidir.Zordur, ağırdır, yavaş olur.Her kademede biraz daha hafifleriz.Her durakta, her kabullenişte…İçimizde yıllarca biriktirdiklerimizi, denizin dibine bırakır gibi bırakırız hayata.Ve sonunda, çapa gün yüzüne çıkar. Yorgun ama sağlam.
Hakkındır senin de yeniden yaşamdan keyif almak, soluklanıp durulmak, gün batımının tadını çıkarmak.Bir sonraki alargada çapanı yeniden güvenle denize bırakmak için sen de hazırsındır.Yeni bir seyre, yeni bir koya…Belki bu kez sadece kendin için. Kısacası rotana kaldığın yerden devam etmekten başka isteğin yoktur artık .
Mayıs 2025