Hayat Dönünce Güzel

Karesin demişti  bana , 20 li yaşlarımda  kapısını çaldığım sevgili Psikolog  Suna Tanaltay , sivri köşelerin var . Senin için hayat ya siyah ya beyaz gri yok . Öyleydi gerçekten bir zamanlar . Sevilerek ama hataya tolerans gösterilmeden , ciddi ciddi eleştirilerek büyütüldüğüm için olmalı , hem sabit fikirli hem de mükemmeliyetçi biriydim .Hayat sağ olsun seve seve törpüledi sivri kenarlarımı , canımı yaka yaka yuvarladı beni . Fikri sabitten uzaklaşmam ise bir dolu farkındalık yaşayarak , kendi kendimle yaptığım uzun kavgalar sonunda ancak bu yaşımda olur gibi oldu 🙂

Huylu huyundan vaz geçmiyor tabi , hala çevremdeki diğer insanlara göre daha az değişken fikirlerim var ama eski kendime göre bayağı yol kat ettim . Bir yerde sabit kalmak bir duyguya , eve , eşyaya can yeleği gibi tutunup kalmak , aslında akışta olmaktan daha yorucuymuş şimdi bunu daha iyi görüyorum . Tutunmak için kuvvet harcamak gerekiyormuş . Hatta bazen haddinden fazla kuvvet harcayıp , kendi kendini tüketiyormuşsun . Ne bileyim hani geçen zamana geçme dur demek gibi boş bir çabaymış değişime direnç göstermeye çalışmak . Oysa zaman gibi hayat da akışkanmış … Başına ne gelirse gelsin yada neye sahip olursan ol aslında hiç biri kalıcı değil , daha doğrusu hiç biri senin değilmiş .Sevda da öyle , hayatının aşkı diye düşünüp çok sever, en kıymetlim der başının tacı yapa bilirmişsin . Gelgelelim bir zaman sonra aşk bitebilir , sevda değişe bilirmiş . Sevdiceğin seni değil başkasını sevmeye başladığında  , ona karşı olan duygularından vaz geçmen ve yoluna kendin için devam etmeye çalışman gereke bilirmiş.

Duygular sevgili okurum , her şeyden para pul , mal mülk , kariyer , sosyal çevre her şeyinizden vaz geçmeyi öğreniyorsunuz ama siz de benim gibi duygularını yoğun yaşayan bir insansanız , bizim için onlardan özgürleşmeyi öğrenmek en zoru sanırım . Durun hemen asmayın yüzünüzü , ben hep ne derim “tünelin sonu aydınlık ” . Yapıyoruz işte biraz zaman alıyor ama yapılıyor. Önce fikri sabitten vaz geçmeyi , akışta yuvarlanmayı deneyimliyorsun … Ohh yuvarlanıp gitmenin huzuru hiç bir şeyde yok . Hani çocukken etekleri geniş bir şeyler giyip fır fır dönerdik ya o anıyı hatırlayın bakayım … O kadar keyifli, öyle hafif ve özgür bir his işte . Eeee şimdi bu keyfi yaşamaya çalışırken sırtımızda eski partnerimize karşı ısrarla tutunduğumuz duygularla doldurduğumuz bir çuval taşıdığımızı varsayalım … Dengemiz bozulmaz mı ? Bozulur tabiii . Çuvalın içinde , hayal kırıklığı, öfke , nefret , intikam alma isteği ,geçmişinize mi yada evladınızın anasına/babasına , ne bileyim gençliğinize mi artık kime hissettiğinizi bilemediğiniz sevda kırıntısı , her ne varsa işte hepsinden vaz geçmek gerekiyor .

Başta söylediğim gibi ,hayat kare olarak kolay yaşanmıyor …. İnsan oğlu tekerleği icad edince çağ atladı değil mi ? Akışda kalmak ve bizi sabit tutan her türlü durumdan kurtularak yaşamak , önce zihnimizi sonra kalbimizi özgürleştirmeyi öğrenerek hayata devam etmek . Geçmişe takılı kalmadan , biten bir ilişkiye yada kişiye karşı duygu beslemeden , gelecek için kaygılanmadan anda olana konsantre olarak yuvarlanıp gitmek ..İkinci yarıdaki mutlu yaşam sırrının bu olduğunu düşünüyorum ben .

Şubat 2024

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir