Korkularım Var Benim
Hayatımın iki keskin bölümü var: 25-50 yaş arası ve 50 den bu güne kadar olan zaman . Öncesi ve sonrası… İkisi birbirinden öylesine farklı, öylesine kopuk ki… Bıçak gibi kesilen bir hayat ve sıfırdan başlanan yeni bir düzen.
Şimdi burada, “İnsan isterse her şeyi başarır!” gibi pembe gözlüklerle süslenmiş cümleler kurmayacağım. Evet, istemek başarmanın yarısı olabilir ama bu işin içinde kolaylık diye bir şey yok. Gerçek şu ki, sıfırdan bir hayata başlamak hiç de kolay değil. El yordamıyla ilerliyorsun. Bildiklerinle, geçmiş tecrübelerine tutunarak, bir şeyler inşa etmeye çalışıyorsun.
Ama işin güzel bir tarafı da var: Önceki hayatında istemediğin hiçbir şeyi yeni hayatına taşımama lüksüne sahipsin. Büyük ihtimalle pek çok şeyi geride bırakıyorsun ama o boşluklar zamanla, daha kıymetli, daha özel şeylerle doluyor. Acelesi yok.
Yeni hayat sadece umutlardan ibaret değil, korkular da var içinde. Ve bunları yok sayarak ilerleyemiyorsun. Mesela, her ne kadar “Ben bunu başardım, sıfırdan başladım, artık bana hiçbir şey olmaz” desen de, içten içe ne kadar hassas olduğunu biliyorsun. Yeniden darbe alma ihtimalinden korkuyorsun.
Güven meselesi de başka bir korku ….Yanlış kişiye güvenmek mi daha kötü, yoksa kimseye güvenememek mi? Her an tetikte yaşamak mı, yoksa korka korka da olsa güvenmeyi denemek mi?
Bir de yalnızlık… Ya hayatımın sonuna kadar yalnız kalırsam? diye ödün kopuyor .Ama aynı zamanda, Ya yalnızlığımın keyfini bozacak biri çıkarsa? diye de panik oluyorsun.
Bazen karar vermek bile sıkıntı yaratıyor … Artık kimseye sormadan, sadece kendi aklına güvenerek alıyorsun kararlarını. Bir yandan bu özgürlük hoşuna gidiyor ama bir yandan da Ya yanlış bir karar alırsam? diye içini bir endişe kaplamadan edemiyorsun. Çünkü bu kez seni uyaracak kimse yok.
Hatta ilerisi de var… Finansal zorluklar, yaş ilerledikçe ortaya çıkabilecek sıkıntılar… Bana bir şey olursa kim tutacak elimden? En basitinden, köpeklerime kim bakacak? Bunları düşünerek karalar bağlayabiliyorsun.Çünkü hayatın sonrası, öncesi kadar kalabalık değil , haliyle korkuyor insan .
Korkuların listesi böyle uzayıp gidebilir . Her seferinde listeye yenisi de eklenebilir. Ne yapalım ? Korkusuz olmaya mı çalışalım ?
Korkusuz olmak bir marifet değil sevgili okurum. Cahil cesaretine sahip olamayacak kadar çok şey gördük, geçirdik. Ama biliyorum ki korkuların üstüne gitmeden de yaşanmıyor. Eğer korkularımın beni sindirmesine izin verirsem, işte asıl o zaman kaybederim. O hiç istemediğim, “Bunlar neden benim başıma geldi?” düşüncesine saplanıp kalırım. Kurban psikolojisinin içinde sıkışıp kalmaktan, kendime acımaktan, hayatı kaçırmaktan da korkuyorum.
Şimdi hayatımın bu döneminde korktuğumu söylemekten utanmıyorum, bunun beni güçsüz göstermesinden de korkmuyorum. Olduğum gibi kabul ediyorum kendimi, korkularımla, cesaretimle, hatalarımla, doğrularımla… Çünkü ancak böyle gerçekten var olabiliyorum.
Korkularımı görmezden gelmek yerine, onlarla yaşamayı öğreniyorum. Çünkü biliyorum ki onlar, sadece korkutmak için değil, yol göstermek için de varlar.
Ve yeni hayatımda yolu gösteren her türlü işaret kabulum. Korkularımı kabul etmek, beni zayıflatmıyor—aksine, güçlendiriyor.
Mart 2025