Derinlik 

Sosyal medyada denk geldiğim şu cümleye bayılıyorum:

“Aynı denizde yüzüyor olmamız, aynı derinlikte yüzdüğümüz anlamına gelmez…”

Bodrum’da, denizin içinden düşününce çok daha anlamlı geliyor bu cümle bana şimdi…

Şöyle bir bakıyorum insanlara…

Kimileri sahilde; şapka, şemsiye, gözlük—her türlü koruyucuyla oturmuş.

Sahilde olduğunun farkında bile değil sanki.

Ya elindeki kitaba dalmış, ya yanındakiyle dedikoduya…

Bazısıysa sadece ayaklarını suya sokmuş…

Denizle bir pazarlık hâlinde:

“Girsem mi, girmesem mi?”

Henüz okullar kapanmadığı için çoluk çocuk yok etrafta…

Oysa onlar olsaydı, çığlık çığlığa çıkarırlardı denizin keyfini.

Tereddüt etmeden dalarlardı o suya.

Ne derinlik düşünürlerdi, ne serinlik…

Sadece oyun oynarlardı .

Bana gelince…

Yüzüyorum.

İçimden, sahilden mümkün olduğunca uzağa gitmek geliyor.

Sanki buradaki kalabalığın denizle olan o yüzeysel ilişkilerinden

olabildiğince uzakta olmak istiyorum.

Attığım her kulaç beni denize mi daldırıyor,

yoksa içimdeki derinliklere mi—ayırt etmek zor.

Ama şimdi, şu anda bildiğim bir şey var:

Ben yüzmeyi seçtim.

Kıyıda kalmamak için.

Hissetmek, derinleşmek, kaybolmak pahasına…

Ve kulaç atarken bile hâlâ

aklımda derin sorular,

yazacağım yazılar var.

Derken…

Yüzüme çarpan serseri bir dalga

ve boğazıma kaçan birkaç damla tuzlu suyla

kendime geldim bir anda.

Hayat ne tuhaf…

Direniyorsun, tutunuyorsun,

“Vazgeçmeyeceğim” diyorsun,

“Evliliğimi kurtaracağım”…

Yok, olmuyor.

Sonra bir gün —

kendini bulacaksın dediyse eğer sana hayat,

atıyor seni o denize.

“Yüz,” diyor.

“Hadi, derinlere.

Ama başkasının değil,

kendi derinliğine…”

Zor mu zor, vallahi…

Yoruluyorsun, zorlanıyorsun…

Ama tıpkı yüzerken yaptığın gibi,

dinlenmeyi bilmek gerek.

Sırt üstü dönüp

suyun üzerinde kıpırdamadan dur.

Bekle.

Sessizliğin içinde yüzünü yakan güneşi hisset.

Alnım da, burnumun üzeri de sızlıyor.

Kalbimin sızısı mı?

O da baki…

Ama ben hâlâ suyun üzerindeyim.

Batmadan, boğulmadan,

dalgalara teslim olmadan…

Yüzmeye devam ediyorum.

Bazen kulaç atarak,

bazen sadece kımıldamadan dinlenerek.

Çünkü öğrendim:

Aslında boşandıktan sonra her kadın yada erkek kendi derinliğinde yüzmeyi

er ya da geç öğreniyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir