Şempanze ve Fındığı
Geçen bir arkadaşım anlattı; laboratuvar şempanzelerini nasıl yakalarlarmış biliyor musun?Sadece bir elin girebileceği bir kafesin içine bir fındık ve bir kelepçe koyarlarmış. Şempanze fındığı avucunun içine aldığında kelepçe kapanırmış. Şempanze kapalı elini kelepçeden çıkarmaya çalışır ama başaramazmış.Oysa sistem çok basitmiş: Avucunu açsa, yani fındığı bıraksa, elini kolayca çıkarabilecekmiş.
Bak canımın içi, sevgili Şempanze…Ormanda bir yerde bir fındık buldun, bulduğuna şükrettin. Aslında içinden bir ses “bu işte bir tuhaflık var” dedi ama sen kabullenmedin gerçeği.Öyle ya, fındık bu… tam da ihtiyacın olan şey. Yumuşak karnın. Aşk gibi, sevda gibi bir şey…
O fındığı oraya koyan kişi, şimdi yanına yaklaşıyor. Sanki seni kurtaracakmış gibi, sakince…Seni üzmek istemiyor çünkü henüz çok erken. Daha sonra üzmek için bol bol vakti olacak zaten. Bunun bilinciyle yaklaşıyor sana; başını okşuyor belki, güvenini kazanıyor.Hatta “Bu fındığın geldiği yerde daha çok var” diyor. İnanıyorsun. Sonuçta sana o fındığı ilk o verdi… Hem de ormanın ortasında, kimsenin görmediği bir yerde, kutunun içinde, özel hissettiren bir sunumla.
Kendini özel hissettin. Nereden bilecektin bunun bir tuzak olduğunu?Sen, ormanda kendi kendine eğlenmesini bilen, mutlu mesut ama yalnız bir Şempanze’ydin.Ve şimdi tanımadığın, bilmediğin bir aleme dalmak üzeresin…Sırf, farklı bir anlam yüklediğin bir fındık uğruna.
Tuzak işlemeye başlıyor.Sonra seni sevgiyle kucağına alıyor, tanımadığın bir ortama götürüyor. Bildiğin orman yollarından geçiyorsun, evet, ama yolun sonu bambaşka.Bazı dostların sana hayretle bakıyor… Çünkü onlar bu yollardan gidip de geri dönmeyenleri tanıyor.Ama sen Şempanze’sin ya… Ormanın bukalemunusundur, heryere uyum sağlarsın, herkesin sevgilisisindir.“Yeni ortama da alışırım,” diyorsun.
Öyle mi? Emin misin? Emin olma.
Laboratuvara ilk girdiğinde ortamın soğukluğuyla öyle bir irkileceksin ki…Bu kadar bencil, bu kadar soğuk canlılara daha önce hiç rastlamadın.İçinden bir ses: “Buraya ait değilsin. Bu kadar soğuk bir yeri, senin sıcak kalbin ısıtamaz” diyecek.
İşte orada seni getiren kişi devreye girecek.Gözlerinden huzursuzluğunu anlayacak.Seni deney yapamazlar huzursuzken, bunu bilirler.Sana tekrar fındıklar sunacak. Güvende hissedeceksin yine.“Seviyor beni,” diye düşüneceksin.Diğerleri ilgisiz ama o değil… Sana iyi geliyor, seni koruyor gibi.
Zaman geçtikçe onunla daha çok zaman geçireceksin.Sana yeni şeyler kattığını sanacaksın. Yepyeni bir dünyada, yepyeni bilgiler…Üstelik seni anlayan biri var yanında.Laboratuvardaki diğerleri de seninle ilgilenmeye başlayacak.“Duygusal zekası da IQ’su da çok yüksek bu Şempanze,” diyecekler.Gülüşüne bile laf edecekler ama yine de şaşıracaklar:“Nasıl olur da bu kadar mutlu?”Oysa bilmiyorlar… senin o fındığa yüklediğin anlamı hiç anlamayacaklar.
Ve gün gelecek, deneyler başlayacak.İlkinde şaşıracaksın.Neden olduğunu anlayamayacak, kendinde hata arayacaksın.Oysa suç sende değil.Seni yakalayan karar verdi: Artık hazırsın.Sen o hazırlık sürecine “aile, çevre, sevgi” anlamı yüklemiştin, ama aslında o sadece bir deneye hazırlıktı.
Zaman geçtikçe kaçma şansın azaldıkça, deneylerin şiddeti artacak.Bazen kaçmak isteyeceksin ama gelip seni ikna edecek.Kafeste kalmanı sağlayacak.Ve sen, onun bu hikâyedeki tek görevinin seni “kafeste tutmak” olduğunu anlayacaksın.
O da sıkılacak bir süre sonra.Çünkü onun başka bir hayatı var dışarıda.Sen kafesin parmaklıklarından baktıkça göreceksin:Onun “arkadaş” dediği diğerleri denek değil.Onlarla gülüyor, eğleniyor.Sadece sana bu deneyler.Sadece sen acı çekiyorsun.Ve sen, onun seni gerçekten sevdiğini sanarak katlandın bu deneylere.Oysa sadece izliyordu.Sana gelmesi gereken şefkati başkalarına veriyordu.Bunu fark ettiğinde kalbin kırılacak.
Sonra başlayacak arayış: çözüm, çözüm, çözüm…Deneyler arası zamanlarda hep bir çıkış yolu arayacaksın.Ama yavaş yavaş değişeceksin.Artık o eski neşeli, canlı, kendine yeten Şempanze olmayacaksın.
Gülüşün değişecek.Eskiden samimi olan o gülümseme, diğerlerinin dalga geçtiği “şempanze gülüşüne” dönüşecek.Acıyı sadece gözlerin anlatacak.Aynaya bakmak istemeyeceksin.Gözlerinde gördüğün şeyi bilmek istemeyeceksin çünkü.
Sonunda…Seni o kafese koyan bir gün gelecek ve diyecek ki:“Artık seni istemiyorum. Gitmekte özgürsün.”Yaralı, yorgun, tükenmiş halde çıkacaksın o kapıdan.Elinde sadece ilk gün alıp sakladığın o fındıkla…Aç ve kırık dökük bir şekilde sokakta kalacaksın.
En çok o an acıtacak.Deneyler değil…Onun gidişi.Kafeste yaşamak bile kolaydı belki ama…Terk edilmek… O başka bir şey.
Ve sonunda anlayacaksın:Sen bir deney Şempanzesisin.Ve sadece bir fındığı avucunda tuttuğun için yakalandın.
Ama belki…Henüz bir şansın var.Henüz kafese girmemişken.Henüz fındığı elinde sımsıkı tutarken.Avucunu aç.Ve bırak o fındığı.
Kaç.
Ormanın derinliklerine dön.Mutlu mesut Şempanze hayatını yaşamaya devam et.Çünkü eninde sonunda…Ya sen fındığı bırakacaksın,Ya fındık seni bırakacak.
Unutma…O sadece bir fındık tanesi.Yersin, biter, gider.Aşk değil. Sevgi hiç değil.Çünkü aşk ve sevgi, bir fındık kabuğuna sığmayacak kadar büyük.Yenilip bitirilemeyecek kadar değerli.İki kişinin birlikte büyüttüğü, kocaman bir dünya.
Eylül 2021